Tahmin edebileceğiniz gibi, UVA ve UVB ışınlarının her ikisi de UV radyasyonu altına girer.
Cilt Kanseri Vakfı’na göre, her iki ışının da farklılıkları olsa da cilt kanseri riskine katkıda bulunduğu kanıtlanmıştır.
Ultraviyole A (UVA) ışınları daha uzun bir dalga boyuna sahiptir ve cilt yaşlanmasına katkıda bulunurken, Ultraviyole B (UVB) ışınları daha kısa bir dalga boyuna sahiptir ve cilt yanmasına katkıda bulunur.
UVA ışınları UVB ışınlarından biraz daha az yoğundur, ancak cildinize daha derinlemesine nüfuz ederler. Bu tip radyasyon bronzlaşmış cilt, erken yaşlanma ve cilt kanserine neden olabilir.
UVA ışınlarının aksine, UVB ışınları Cilt Kanseri Vakfı’na göre sadece cildin en dış katmanlarına nüfuz eder ve zarar verir, ancak bu onları daha az zararlı hale getirmez.
Aşırı maruz kalma bronzlaşmış cilt, yanma ve kabarmaya neden olabilir. UVB ışınları gün boyunca yoğunluğu değişir ve öğleden sonraları en kuvvetlidir.
Hem UVA hem de UVB koruması sağlayan ürünler ararken, geniş spektrumlu SPF ile formüle edilmiş olan ürünleri tercih etmelisiniz.
Yıl boyunca ve hatta gün boyunca, UV radyasyonunun gücü birçok faktörden dolayı değişir. İlkbahar ve yaz aylarında, Dünya’nın ekseninin eğimi bizi (yaşadığınız yere bağlı olarak kuzey veya güney yarım kürede) güneşe daha fazla “yöneldiğimiz” şekilde konumlandırır.
UV radyasyonu miktarı günün saatine göre de değişir. Güneş gökyüzünde 11:00 ile 13:00 arasında yüksek olduğunda, UV radyasyonunun Dünya’ya ulaşmak için kat etmesi gereken mesafe o gün için en kısa olanıdır ve bu nedenle UV radyasyonu en güçlü olandır.
Aslında, bir gün içinde Dünya’ya çarpan UV radyasyonunun neredeyse üçte biri bu iki saat boyunca gerçekleşir.
Son olarak, 290 ila 100 nm arasında en kısa dalga boylarına ve dolayısıyla en yüksek enerjiye sahip UVC radyasyonu, üç radyasyondan en zararlı olanıdır. Neyse ki bu radyasyon ozon tabakası tarafından neredeyse tamamen engellenir.