Türk akıncılarının Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan önce Bizans egemenliğindeki Kocaeli yarımadasına akınlar yaptıkları, kimi akıncı birliklerinin Üsküdar’a kadar indiği bilinmektedir.
1075’te İznik ve çevresini fethederek Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuran Süleyman Şah, Bizans’taki taht karışıklıklarından da yararlanarak Boğaz’a kadar dayanmıştır. Prof.Osman Turan bu konuda şunları söyler: “Bu durum Türklerin her tarafta yayılmalarına ve henüz ele geçmemiş yerleri almalarına yardım etti. Filhakika Süleyman ‘Süvari ve piyade askerlerini Marmara ve Karadeniz sahillerine, Boğazlara kadar gönderiyor; her tarafı işgal ediyordu. Az bir gayretle denizi (boğazı) da geçebilirlerdi; onları kimse bu yerlerden atamazdı. Sahillerde (boğazda)’ki kasabalarda korkusuzca yaşadıklarını gören Bizanslılar ne yapacaklarını şaşırmışlardı.'(…) Yeni imparator Alexis birkaç gece baskını ile-Türkleri boğazdan uzaklaştırmaya girişti ise de bunu başaramadı. Fakat Bizans’ın Balkanlar’daki vaziyeti daha iyi değildi ve o tarafta İstanbul’u koruyan bir deniz müdafaası da yoktu. Böylece Anadolu’da ciddi bir iş yapamayan A.Komnenos Balkanlar’daki acil tehlikeyi bertaraf etmek maksadıyla Süleyman Şah ile anlaşmaya mecbur oldu. Bu sebeple o Selçuk sultanına mühim bir miktarda para veya vergi (kaynakta hediye) vererek Türkleri Boğazlar’dan, hudut olarak çizilen Drakon suyuna (Dragos deresi) kadar çekilmek şartıyla, 1081 yılında, bir anlaşma imzalamaya muvaffak oldu.”(Selçuklular zamanında Türkiye,s.61,1971)