Spor yazarları Fenerbahçe – Trabzonspor karşılaşmasını değerlendirdi

ABONE OL

Cemal Ersen: Dikkat fırtına geliyor!

“Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu ile pazartesi günü konuşurken, “2-1’lik skor avantaj değil. Rakibin tek hedefi olarak kupa kaldı. Çok zor bir maç olacak” demişti. Lakin o kadar zor olmadı. Trabzonspor ligden sonra kupada da uygun adım yürüyüşünü sürdürdü.Aslında final vizesinin alınacağı böylesi önemli bir maçta futbol adına fazla beklentim yoktu ama, bu sezon tek hedefi kupa olan Fenerbahçe’nin bu kadar da kötü olmasını beklemiyordum. Trabzonspor’un tuzağına düştüler.”

“Uzun bir aradan sonra lige dönüşün sıkıntı yaratacağı belliydi. Görünen o ki, hem oyun kalitesinin düşmesi, hem sakatlık riski her takım için beklenmedik sürprizlere yol açmaya devam edecek kalan bölümde.Trabzonspor maçın hemen başında golü bulunca refleks olarak vites düşürdü. Belki bir taktik anlayış değildi fakat, Fenerbahçe’yi kendi yarı alanında karşılayıp, fazla yorulmadan, turu garantiye alacak skoru düşünmekte haklıydı bordo-mavili futbolcular. Buna bir de ligin hızlı hücumu en iyi oynayan takımı unvanı da eklenince, Trabzonspor istediğini elde ederken, Fenerbahçe’nin tüm hayallerini yıkıp geçti.”

“Fenerbahçe gerçekten berbat bir sezonu noktaladı diyebiliriz. Evet erken yenilen gol moralleri bozmuş olabilir ama turu geçmek için o kadar yetersiz kaldı ki ev sahibi takım. Mehmet Ekici’nin ikinci yarıda oyuna girmesi de yetmedi. Ekici tek başına ne yapabilirdi ki? Hele karşısında kalesine duvar ören Uğurcan gibi bir yetenek olunca. O vurdu, öteki tuttu.Trabzonspor finali garantileyen golü yine müthiş bir organizasyonla buldu. Ekuban – Sörloth işbirliği ve uzatmada Novak’ın bitirici vuruşu buram buram kalite kokuyordu.Az ama öz pozisyonlarla Fenerbahçe’yi farklı bir skorla evinde yıkmak, bu sezonun fırtınasına yakışan bir performans oldu.”

“Üç aylık aradan sonra yoğun maç trafiğini kayıpsız sürdürmek ve iki kulvarda da “ben varım” demek, her türlü övgüyü hak ediyor.Trabzonspor’un sahaya yansıttığı mücadeleci karakteri başarıya çevirme yeteneği, onu rakiplerinden ayrıştıran en önemli özelliği.“O sezon bu sezon mu?” sorusunun yanıtı işte burada yatıyor!”

Aksal Yavuz: Sörloth’un damgası, Ekuban ve Novak’ın imzası!

“Trabzonspor’un golcüsünü hiç tanımayan birine “ Bu adam futbolcu mu, basketbolcu mu?” diye sorulsa, alacağı cevap “ basketbolcudur” olur.Kral, tepeden tırnağa futbolcu oysa! Ne ligde, ne de kupada duruyor-durdurulabiliyor, ya atıyor, ya da attırıyor.Kuzeyin kralını Allah futbol oynasın, gol atsın, attırsın diye yaratmış! Tabi ki Trabzonsporluları mutlu etsin diye de!Trabzonsporlular, böyle bir oyuncuyu Trabzonspor’a kazandıranlara, akşam, sabah teşekkür ve de dua etmeliler!Derler ya hani “ atanın ile tutanın iyi olursa…”

“Uğurcan gibi bir kaleciniz, Sörloth gibi de bir golcünüz varsa; sevenlerini sevindirmeye, rakiplerini üzmeye devam edersin. Hele de rakip Fenerbahçe olursa, sonuç Trabzonsporlular için daha da anlamlı olur! Zira iki takım gazozuna da maç yapsa!Fenerbahçe için de “olmazsa olmaz” maçlarından biriydi. Sarı-lacivertliler, turu atlayıp, bu yıl üzdüğü taraftarının gönlünü almaktı ama oynadığınız takım formda ve de lig lideri Trabzonspor olunca, evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor. Dün gece olduğu-uymadığı gibi…Zaman zaman etkili oynadı sarı-lacivertliler. Maçın kırılma anları dediğimiz dakikalarda Uğurcan Çakır’a takıldılar. Bir diğer kırılma anı da Fenerbahçe teknik ekibinin Deniz’i oyundan almasıydı.”

“Kırılma anları demişken…Cüneyt Çakır’ın Trabzonspor leyine vermediği penaltıyı yazmadan geçemeyiz. Pozisyonu VAR’ın da es geçmesi, aksine Abdülkadir Parmak’ın pozisyonunda VAR’a gidilmesine güler misiniz-ağlar mısınız?Biz yine de komedi olduğunu söyleyelim de…Ya Majid Hosseini’nin eline çarpan pozisyon? Trabzonspor’un penaltısını vermeyen-görmeyen Cüneyt Çakır ve VAR ekibi bir kez daha sınıfta kaldı…”

“Belli ki bordo-mavili oyuncuların aklı-fikri ligde; normaldir, olması gereken de budur. Topu rakibe verip, topla daha çok oynamasına müsaade ederek ve de bekleyerek oynadılar…Nwakaeme’nin sakatlanıp oyundan çıkması onlar adına büyük şansızlıktı. Hele şampiyonluk yolunda…Tüm olumsuzluklara ve şansızlığa rağmen Trabzonspor fark atarak, moral bularak tarih yazdı.Tarihe-geceye Sörloth, damgasını vurdu. Damganın üstünde de Trabzonsporluların “ bu can sana kurban” diye çağırdıkları Ekuban ve “ Trabzonspor’un arka sol direği” adını taktıkları Novak’ın imzaları vardı!”

Ercan Güven: Çöken takımdır, Fenerbahçe değil

“Fenerbahçe gibi bir dev için evinde 23 yılın ardından yenilerek yitirilen son kupa umudu “çöküş” anlamına gelir. Lakin çöküşün adını iyi koymak lazımdır. Çöken takımdır, tercihlerdir, planlardır. Fenerbahçe ise yine dimdik ayaktadır ve taraftarlarıyla birlikte dün akşamdan itibaren gelecek sezon için geriye sayımı başlatmıştır.”

“Doksan dakikaya gelince… İlk maçını 2-1 kazandığı Türkiye Kupası yarı final rövanşında Trabzonspor’un kendi hücum oyununu mu oynayacağı yoksa savunmada kalıp Fenerbahçe’yi önce moral açısından mı çökerteceği belli değildi ama Fenerbahçe’nin tek şansı erken gol bulmak, hatta fark yapmaktı. Çünkü karşısındaki takım soyunma odasına giderken bile pozisyona girip gol atabilen Trabzonspor’du.Tam tersi oldu ilk golü Fenerbahçe yedi. Oysa alışılmışın dışında yakın, temaslı ve baskılı başladı Fenerbahçe. Ama bu baskıyı pozisyona ve gole götürecek aksiyonları yapamayınca, savunma bekleri oyuna katılamayınca, orta saha topu forvetine taşıyamayınca, henüz altıncı dakikada Sörloth’a uzatılan bir kontra topla finale çıkmak için üç gole muhtaç hale geldi Fenerbahçe.”

“Sörloth’un yarım pozisyon sonucu gelen golünü abartmaya gerek yok… Çünkü son dokunan Serdar olmasa Altay o şutu çıkarabilirdi. Kuzey’in ciddi, Kadıköy’ün şımarık çocuğu Sörloth’un çok daha uygun pozisyonlarda atamadığı goller vardı ilerleyen dakikalarda.Golden sonra Trabzonspor’un üstün oyunu Nwakaeme’nin sakatlanmasına kadar sürdü. Dirar’ın karşısına Bilal geçince sağda Dirar solda Hasan Ali’nin bindirmeleri başladı ki, Hasan Ali’nin ikinci bindirmesinde o dakikaya kadar takıma sadece “negatif” katkıları olan Deniz müthiş bir yarım vole ile tabelaya beraberlik yazdı.Trabzonspor hücumda hızlı ve yaratıcı ama hücum sırasında savunmayı neredeyse unutan bir takım. Kadıköy’de hücumu fazla düşünmemesi Fenerbahçe’nin gol şansını azaltan unsurların en başında geldi.”

“İlk yarının en önemli olayı ise saha dışında ve Emre Belözoğlu imzalıydı. Sörloth’la ağız dalaşına giren Emre, yedekken iki sarı karttan kırmızı kart görmeyi başardı. Nabız/ adrenalin yokken bu neyin siniriydi?..Devamında koridorlarda hakem Cüneyt Çakır’ı bekleyip bağırıp çağırması takımı ateşleme niyetiyle olabilir ama sportif direktörlük kariyerini başlamadan bitirecek kadar tehlikeliydi.Fenerbahçe ikinci yarıya Zajc’ın yerine Mehmet Ekici’yi alarak başladı… Zajc forvete tek top dağıtan adamdı ama rakip ceza alanına girmekte zorlanan Fenerbahçe’nin asıl ihtiyacı uzaktan isabetli şutlar atabilecek adamdı.Daha sonra yerine Ferdi alınan Deniz neden çıkarıldığını anlamayıp itiraz etti, küstü. Muhtemelen ilk 45 dakikada gol dışında her topu ezmesini unutmayanlar vardı Fenerbahçe kulübesinde.”

“Görünüşte baskısı vardı ikinci yarı Fenerbahçe’nin… Ama Trabzonspor ceza alanına giremeden eriyip bitiyordu… Yetmiyor savunmadan ödün veriyordu Fenerbahçe ve Trabzonspor’un golcüsü Sörloth’u unutuyordu.Maça noktayı koyan son düdüğe 7 dakika kala Ekuban’ın “al da at” diye verip Sörloth’un Fenerbahçe kalesine yolladığı ikinci Trabzonspor golüydü. Novak’ın attığı üçüncü gol, dakikalar önce sezonu kapatmış, kupayı unutmuş, yarı baygın haldeki rakibi ırgalamak, rahatsız etmekten başka anlama gelmez.Aslında, Fenerbahçe çok uzun süredir hiçbir maçı bu kadar kazanmak istememişti ama üstün oynasa bile kazanmayı unutmuştu ne yazık ki… Çünkü istek ve gayret takım boyutunda asla senkronize olamıyordu. Ve zincir, en zayıf halkası kadar sağlam olabilirdi.”

“İlk devrede Fenerbahçe’nin yakaladığı tek kontratakta Rodrigues rakip kaleye inerken takımda Muriç’ten başka hiçbir futbolcunun destek vermeye bile niyet etmemesi, etse de yetişemeyecek olması bu sezonun özetiydi.Kötü başladı, kötü bitti.Kim bilir belki de tüm kupa ümitlerini kaybetmiş Fenerbahçe’nin eli gelecek sezon için rahatlar ve acil ihtiyaçlardan arınıp hatalı tercihlerini tekrarlamayacağı bir sezon yaşar.”

Şansal Büyüka: Bükemediğin bileği…

“Fenerbahçe sezonun iyi başlangıçlarından birini yaptı. Sahanın her yerinde Trabzonsporlu oyunculara basmaya ve kendi yarı alanına hapsetmeye çalıştı. Bunu başardı da… Ama göz açıp kapayıncaya kadar geçti bu görüntü… Ortaya Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki “derin kalite farkı” çıktı. Fenerbahçe 10 pas yapıp Trabzonspor ceza alanına zor yaklaşırken, Trabzonspor ilk atağında Ekuban’ın 30 metrelik müthiş pasıyla ve büyük golcü Sörloth’un vuruşuyla golü belki beklediğinden de erken buldu.”

““Kadersizin işi, muhallebi yerken kırılır dişi” misali, Sörloth’un gol vuruşunda topun Serdar Aziz’e çarpıp yön değiştirmesi ve kaleci Altay’ı çaresiz bırakması Fenerbahçe adına yaşanabilecek en büyük talihsizlikti.Ama unutulmasın, Fenerbahçe 10 pas yaparak rakip ceza alanına zor gitti, Trabzonspor 30 metrelik mükemmel bir Ekuban pasıyla ilk atağında golünü buldu. Kaliten varsa, karşında da bu kadar uzun pasta rakibi kaçıran bir savunma anlayışı varsa, golü rahat buluyorsun. Kaliten sınırlıysa rakip kaleyi bulmak için akla karayı seçiyorsun…”

“Trabzonspor’un talihsizliği de erken bir dakikada Nwakaeme’nin sakatlanıp çıkması oldu. Kim oynarsa oynasın, Nwakaeme’nin yeri dolmaz. Hiçbir şey yapmasa, rakipten en az iki-üç oyuncuyu meşgul ediyor, hırpalıyor, yıpratıyor.Hasan Ali oynayınca Fenerbahçe kenar ortaları hatırladı. Hasan Ali’nin sıfıra inip savunmanın gerisine çıkarttığı top, “Asist nasıl yapılır”ın çarpıcı bir örneğiydi. Allah’ı var, Deniz de bu pasın hakkını mükemmel verdi. Attığı gol ligde olsa, Süper Lig’in en iyi golü olabilirdi.Trabzonspor büyük rastlantı, ikinci yarının da 7. dakikasında gene Ekuban ve Sörloth ile kusursuz bir pozisyon yakaladı. Attıkları golden çok daha rahat, gole çok daha yakın bir pozisyon… Ama Sörloth hiç alışmadığımız şekilde çok kötü bir vuruş yapmasa, fişi çok erken çekerdi.”

“Trabzonspor hep ilk maçın ve rövanşta attığı ilk golün avantajı ile usta bir dövüşçü gibi durumu idare etti. Maç bir anlamda Mehmet Ekici’nin uzaktan ve çok sert şutları ile kaleci Uğurcan’ın bu topları karşılamasına döndü. Fenerbahçe baskısını sürdürmesine rağmen her zamanki gibi çok ağır hücum edince, Rodrigues hemen hemen her topu rakiplerine kaptırınca, Gustavo’dan hücuma yeterli katkı gelmeyince, Vedat Muriç de ortalıkta görünmeyince, Fenerbahçe “bal yapmayan arı”ya döndü.”

“Bakmayın Trabzonspor’un savunmada kaldığına ve durumu idare ettiğine… İkinci yarıda çok önemli iki fırsatı gene Trabzonspor kaçırdı. Önce Sörloth, sonra Ekuban… Ama “Allah’ın hakkı üçtür” misali, ikinci yarının üçüncü pozisyonunda, gene Ekuban-Sörloth işbirliğinde, Sörloth takımını yeniden öne geçirdi. Novak’ın golü de pastanın kreması oldu. Bu Novak gole ne kadar yakın bir savunma oyuncusu… Helal olsun…”

“Şunu da yazmadan geçmeyelim… Emre her maçta bu kadar öfkelenecekse, yeni sezonda kulübeye hiç inmemeli… Futbolun yöneticisi olarak tribünde kalmalı… Bu hem kendisi, hem Fenerbahçe için daha hayırlı olur.”

“Gerçeği göreceksin ve bükemediğin bileği öpeceksin… Fenerbahçe maçın tamamında baskılı oynadı, Trabzonspor durumu idare etmesine rağmen Fenerbahçe’yi gene yendi. Aslında bu bir ağır siklet ile orta siklet boksörünün maçı gibiydi. Fenerbahçe saldırdı, aradı, uğraştı… Ama karşısında kapı gibi duran, kaya gibi dikilen Trabzonspor’u sallayamadı bile… Trabzonspor şöyle bir göründü, Fenerbahçe‘yi ringden indirdi. Bu malumun ilanıdır… Bu iki takım arasındaki derin kalite farkıdır. Kaliteyi yakalayamadan, kupaları yakalayamazsın. Trabzonspor bu kadrosuyla finalleri, kupaları gerçekten çok hak ediyor. Bu hakkı teslim edelim.”

CANLI BAHİS, Misli.com’da başladı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir