Piyasalar için ZOMBİ uyarısı

COVID-19 etkileriyle boğuşan hükümetlerin önlem paketleri küresel borçluluğu en son 2. Dünya Savaşı’nda görünen düzeylere yükseltti. Uzmanlara göre borçlanma talep ve yatırımları teşvik ederse, iyi bir şey. Fakat borçlanma sadece tasarrufların artmasına yol açar ve talebi tetiklemezse, bu döngü sürdürülebilir değil ve büyüme için ayak bağı olabilir.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre gelişmekte ve kalkınmakta olan ülkeler nisan ayından bu yana 83 milyar dolar sermaye çekebildi. ABD Merkez Bankası’nın martta açıkladığı dev programlar ve faizleri sıfıra indirmesi sonrası gelişen ülke devlet tahvillerinin göstergesi niteliğindeki JPMorgan EMBI Global Diversified endeksi 23 Mart’tan bu yana yaklaşık yüzde 20 yükseldi.

Borçlanmanın sadece finansal kriz riski taşımadığını fakat büyüme üzerinde de olumsuz etkileri olduğunu söyleyen ekonomistlerin de sayısı artıyor. Bunlardan biri de Chicago Üniversitesi İşletme Fakültesi Ekonomi ve Kamu Politikaları Profesörü Amir Sufi. Sufi, FT’ye verdiği demeçte “Kreditörler ve borçlananlar aldıkları parayı farklı şekilde kullanıyor. Normalde talebi ve yatırımları harekete geçirmesi gereken borçlanma, tasarrufa yönelen bankalar ve Almanya gibi tasarruf fazlası olan ülkeler nedeniyle talep ve yatırıma değil tasarrufa dönüşüyor” diyor.

Bu durum Sufi’ye göre faizlerin düşmesine, daha fazla borçlanmaya ve borçluluğun artıp talebin yükselmediği döngünün devam etmesine yol açıyor. Bunun sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken ekonomist “Çünkü bu dünyayı büyümenin vasatın da altında olduğu Japonya’ya benzetecek” diye uyarıyor.

İLK SİNYAL İTALYA’NIN NOTUNUN KIRILMASI

Dünya gazetesinin haberine göre, ekonomistler bu borç yükünün nasıl paylaşılacağını, tahvil ihraçlarındaki artışın piyasaları nasıl etkileyeceğini ve bunun uzun vadede büyümeye ne gibi etkisi olabileceği konusunu masaya yatırmaya başladı. İngiliz gazete Financial Times’da yer alan bir analizde borçluluktaki bu hızlı artışın ilk etkilerinin görülmeye şimdiden başladığı belirtiliyor ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in İtalya’nın kredi notunu BBB-’ye indirmesini buna bir örnek olarak gösteriyor.

‘BORÇ BEDELE RAĞMEN ŞU ANDA GEREKLİ’

Öte yandan Harward Üniversitesinden Kenneth Rogoff Goldman Sachs’a yaptığı açıklamada “Politika yapıcıların aynı adımları atmasıyla ilgili bir sorunum yok eğer bizi bu krizden tek parça halinde çıkartabileceklerse” diyor ve ekliyor: “Tabii bunun bir bedeli de olacak, ama bu şu anda herkes için bu bedeli ödememiz gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. Bedele rağmen şu anda yapılması gereken bu.”

COVID-19 PAKETLERİYLE BORÇLULUK ORANLARI TAVAN YAPTI

ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs da ‘hükümetlerin pandeminin etkisini bertaraf etmeyi amaçlayan müdahalelerinin küresel borçluluk düzeyini 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş düzeye yükselttiğini’ söylüyor.

FED DESTEKLERİ PİYASALARI DA ZOMBİYE ÇEVİREBİLİR

Allianz Baş Ekonomi Danışmanı ve ünlü yatırımcı Muhammed El-Erian, sadece zombi şirketler değil zombi piyasaların da endişe verici olduğunu söyleyerek piyasa oyuncularını dikkatli olmaları konusunda uyardı. CNBC’ye konuşan El-Erian “Ekonomik temellerden giderek kopuk hale gelen varlık fiyatları nedeniyle ‘zombi piyasalar’ konusunda da dikkatli olmamız gerekiyor. Henüz o noktada değiliz, ama yaklaşıyoruz” dedi. El-Erian Fed gibi merkez bankalarının varlık fiyatlarını desteklemeye devam etmesiyle piyasaların tamamen yanlış fiyatlandıkları zombi piyasalara dönüştüğünü görebileceğimi söyleyerek, bu desteklerin piyasanın sermayeyi verimli şekilde dağıtmasını engellediğini söyledi. Zombileri ayakta tutmanın bedeli var Zombi şirketlerin borçlarını ödeyemedikleri halde borçla devam ettiğini belirten El-Erian, düşük faizin zombi şirketlerin sayısını artırdığına dikkat çekerek uyarıyor: “Bu şirketler ekonominin dinamizminden yiyor ve kaynakların yanlış dağıtılmasına yol açıyor. Bugün bu şirketleri ayakta tutsanız bile bunun bir bedeli olacak.”

‘BORÇ İYİLEŞME GÖRÜNÜMÜNÜ BOZUYOR’

Uluslararası Finans Enstitüsü de (IIF) hızla artan borçluluğun büyüme için ayak bağı olabileceğini söylüyor. IIF önceki gün yayınladığı bir notta gelişmekte olan ülkeler büyüme görünüm endeksinin mayıs ayı için yüzde 2.9 daralma gösterdiğini belirtti.

HÜKÜMET HARCAMASI EN AZ ARTAN ENDONEZYA VE TÜRKİYE

COVID-19 pandemisinin cari açığı en çok Arjantin, Brezilya ve Macaristan’da artırdığını belirten IIF’e göre özellikle gelişmekte olan ülkelerde devlete ait şirketler (SOE) iyileşmede önemli rol oynuyor, fakat bunun maliyeti düşük verim ve artan borçluluk olacak. Endonezya ve Türkiye’nin hükümet harcamaları en az yükselen iki gelişmekte olan ülke olduğuna da dikkat çeken IIF, daha fazla harcama yapan ülkelerin vergi gelirlerinin de kriz nedeniyle düşmesine bağlı olarak cari açıkta daha fazla artış gördüğünü ekliyor. IIF Başekonomisti Robin Brooks, COVID-19 öncesinde de gelişen ülke GSYH’lerinin istikrarlı şekilde düşmekte olduğuna dikkat çekerek Türkiye ve Arjantin’de ‘politika aktivizminin (büyümeyi sadece kısa vadede teşvik eden politikaların) volatiliteyi artırdığını’ belirtiyor. Türkiye’nin neredeyse 2017’deki düzeylere yükselen cari açığının COVID-19 nedeniyle zayıflayan ihracattan kaynaklandığını belirten Brooks, “Fakat yüksek kredi büyümesi ithalatı destekledi ve cari açık gereğinden fazla yükseldi. Bu da malesef kredileri TL’nin değerinde düşüş olmadan artıramayacağınızı gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir