Varto ilçesine bağlı Ozankent köyünde oturan Emran Beyazyıldırım, 25 yıl önce eşiyle birlikte arıcılık yapmaya karar verdi. 30 kovan alarak işe başlayan Beyazyıldırım çifti, ilkbahar ve yaz aylarında Muş Ovası’nda, diğer mevsimlerde ise başta Hatay olmak üzere flora bakımından zengin ve iklimi müsait yerlere giderek arıcılık faaliyetini sürdürüyor. 400 arılı kovana ulaşarak yılda 8 ton karakovan, düz petek ve süzme bal üreterek satan Beyazyıldırım çifti, propolis üretimine de başladı.
ÇOCUKLARI GİBİ BAKIYOR
Yaz aylarında Muş Ovası’nda üretim yapan Beyazyıldırım çifti, 2 kişilik konteynerde yaşıyor. Çocukları Ozankent köyündeki evlerinde olan Emran Beyazyıldırım, konteyner evde sabahın ilk ışıklarıyla uyanır uyanmaz temizlik ve diğer işlerini yaptıktan sonra çocukları gibi baktığı arılarının yanına koşuyor. Özel kıyafetlerini giyerek körük yakıp, arıların bakımlarını yapan Beyazyıldırım, bal peteklerini düzenledikten sonra çalışmaya ara veriyor.
‘ÇOCUKLARIMI ARILARLA OKUTTUM’
Gün boyu arılarının yanından ayrılmayan Beyazyıldırım, “50 yaşındayım. Yaklaşık olarak 25 yıldır arıcılık yapmaktayız. 4 çocuğum var, 2’si üniversitede, 1’i de lisede okuyor. Bu arıcılık mesleği sayesinde çocuklarımı okuttum. Çok zor şartlarda arı ürünlerini sattım, çocuklarımın dershanesi dahil her şeyini karşıladım. Bu şekilde çocuklarımı yetiştirmeye çalıştım. Bir kadın olarak arıcılık yapmak çok zor. Ama insan isterse, zor koşulların hepsini yenebilir. Yenilmeyecek gibi bir şey değil. Her şey istekle başlıyor. İstekle çalıştıktan sonra her şey yapabilirsiniz” dedi.
‘MART AYIYLA BİRLİKTE EVDEN ÇIKIYORUZ’
Aldığı desteklerle kovan sayısını 400’e çıkardıklarını belirten Beyazyıldırım, “30 kovanla başladık, şimdiye yaklaşık olarak 400 kovanımız var. Karı- koca birlikte çalışıyoruz. Özellikle 3 kış mevsimidir eşimle birlikte Muş’tan diğer illere birlikte gidip, geliyoruz. Onun öncesinde çocuklarım küçüktü, sadece yaz mevsiminde yardım ediyordum. Kış mevsiminde yapamıyorduk. Ama şimdi çocuklar büyüdü, kış mevsiminde de eşimle birlikteyiz. Mart ayında evden çıkıyoruz, daha henüz evime, çocuklarımın yanına gidemedim. İnşallah bir hafta, 10 gün sonra çocuklarımın yanında olurum. Bu da bu işin çilesi işte” diye konuştu.
Konteyner evde yaşamını da anlatan Beyazyıldırım, şunları söyledi:
“Burada her şeyiniz organik oluyor. Her şey eski döneme ait oluyor. Çöldesiniz, bulaşığınız ona göre oluyor. Banyo, çamaşırınız, yemek pişirmeniz yani her şeyiniz çöl şartlarına göre kendinize uyarlıyorsunuz. Suyumuzu taşıma su olarak getiriyoruz. Komşularımızdan, baya uzak bir yoldan su taşıyarak gidip geliyoruz. Banyomuzu aynı şekilde yapıyoruz. Sabah belirli bir saatten sonra arının içerisinde girip, arı işi ile uğraşıyoruz. Yemek saatinde tekrar yemeğimize geliyoruz. Saat 21.00 olunca bizim için de gün bitiyor.”
TKDK PROJE HAZIRLADI
Arıcılığa verilen desteklerin yetersizliğinden şikayetçi olan Beyazyıldırım, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na (TKDK) proje hazırladı. Desteklerin yetersizliği sebebiyle TKDK’dan destek almayı istediğini anlatan Beyazyıldırım, “Arı desteklemeleri var ama o bizler için yeterli gelmiyor. Çünkü 400 kovanımız var. Bizim için yeterli gelmediğinden dolayı TKDK’nın projelerine başvurduk. TKDK’nın projelerinin içinde özellikle barakalar, o bizler için çok önemli. Ondan sonra da kovan sayımız artacak üslüklerle birlikte o da bizler için önemli. Her şey pahalı olduğu için yetişemiyoruz. Bu desteklemeler olduğu zaman daha bir rahatlayacağız. Arımızın sayısını yükselteceğiz. Daha iyi işimizi yapacağız” dedi.
‘EŞİME MÜTEŞEKKİRİM’
Eşinin her zaman yanında ve destekçisi olduğunu belirten Ercan Beyazyıldırım ise, “Eşim 25 yıldan beri benim yanımda. Hayatın her türlü zor koşulunda da benimle beraber olduğu için arıcılıkta, evde, çocuk büyütmekte bana verdiği destekten dolayı da kendisine müteşekkirim. Eşim arıcılık konusunda uzmanlaştığı gibi arıcılık ve arıcılık ürünlerinin başında gelmesi gereken propolisi de mamulleştirme konusunda bir ilerleme kaydetmektedir. Zannediyorsam gelecekte çok güzel şeyler yapacaktır” diye konuştu.