Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Beyaz Saray’da görev yaptığı döneme ilişkin anılarını kaleme aldı. Bolton kitabında, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilebilmek için Çin ve Ukrayna ile yaptığı görüşmeleri de yazdı.
Salı günü yayımlanacak olan kitabı edinen ABD basını, birkaç gündür Bolton’ın kitabında yer alan Trump’la ilgili iddialara yer veriyor.
‘Çiftçilerden oy alabilmek için Çin’e daha fazla ABD tarım ürünü satmaya çalıştı‘
Wall Street Journal gazetesine göre, Trump 2019 yazında, yani Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşları ve gerilim sürerken, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’den, 2020’de yeniden seçilmesi için kendisine yardımcı olmasını istedi.
John Bolton’ın kitabından doğrudan alınan bir bölüm, Çarşamba günü Wall Street Journal’da yayımlandı.
Bolton 1 Aralık 2018’de Buenos Aires’teki G20 zirvesinde de Şi ve Trump’ın bir araya geldiğini hatırlatıyor ve şu ifadeleri kullanıyor:
“Şi, Trump’la 6 yıl daha çalışmak istediğini söyledi. Trump da insanların, ‘başkanlık için getirilen 2 dönem kısıtlamasının Trump için kalkması gerektiğini söylediğini’ anlattı. Şi de ABD’de çok fazla seçim olduğunu, Trump’tan başkasıyla çalışmak istemediğini söyledi, bu sırada Trump onaylar şekilde başını sallıyordu.”
Şi’nin bu konuşmanın ardından ticaret anlaşması konusuna geçtiğini ve Çin’in taleplerini sıraladığını belirten Bolton, “Bu noktada Trump’ın, Şi’nin sıraladığı her şeye evet diyeceğinden korktum” ifadelerini kullanıyor:
“Trump Çin’in pozisyonuna çok yaklaştı. Karşılığında, Çin’in ABD’den aldığı tarım ürünlerinin artırılmasını isteyerek bunun çiftçilikle geçinen eyaletlerde oyunun artmasına katkıda bulunacağını söyledi. Eğer bu konuda anlaşma sağlanırsa tüm ABD vergileri indirilecekti. Bu, nefes kesici bir andı.”
Ticaret anlaşmasıyla ilgili görüşmeler sürerken, 18 Haziran 2019’da Trump ve Şi bir telefon görüşmesi yaptı. Trump burada Şi’ye kendisini çok özlediğini ve yaptığı en popüler işin Çin’le ticaret anlaşması imzalamak olduğunu, bunun kendisi için siyasi anlamda büyük bir artı olduğunu söyledi.
“Ardından Trump şaşırtıcı bir şekilde konuyu gelecek ABD başkanlık seçimlerine çevirdi. Çin’in ekonomik kapasitesini kast ederek Şi’den yeniden kazanmasını garantilemek için kendisine yardımcı olmasını istedi. Başkan, seçimin sonucunda çiftçilerin ve Çin’in satın alacağı soya fasulyesiyle buğdayın önemini dile getirdi.”
Bolton, bu ifadelere yer verdiği kitabında “Trump’ın ifadelerini kelime kelime yazmak isterdim ancak hükümetin yayın öncesi gözden geçirme süreci sonrası farklı bir karar alındı” diyor.
Görüşmenin ardından Şi, Trump’ın kabul ettiği yeni vergiler koymama şartı karşılığında görüşmelere yeniden başlamayı kabul etti. Trump da yanıt olarak “Sen 300 yıllık Çin liderlerinin en büyüğüsün!” dedi. Birkaç dakika sonra daha da ileri giderek “Çin tarihinin en büyük liderisin” dedi.
G20 zirvesinden yaklaşık bir ay önce, Çin ve ABD arasındaki ticaret anlaşmalarında sıkıntılar yaşanmış, süreç uzamıştı.
Şi ve Trump’ın görüşmesine katılan ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer, Senato’daki bir soru-cevapta Bolton’un kitabı sorulduğunda böyle bir konuşmanın hiç olmadığını savundu ve iddiaları reddetti.
Kitapta, Lighthizer’ın hem bu görüşmede hem de Aralık 2018’de iki lider arasında geçen bir görüşmede, “Trump’ın Şi’yi ikna etmek için ticaret anlaşmasında çok fazla taviz vermesinden, Şi’nin istediği her şeyi vermesinden korktuğu” bilgisi de var.
Kitabın basımını engellemek için mahkemeye başvuran Trump yönetimi, Bolton’ın anılarının gizli bilgiler içerdiğini ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturabileceğini savunuyor.
Bolton ve avukatı ise kitabın Beyaz Saray tarafından basım öncesi incelendiğini, bu sebeple mahkemeye gidilemeyeceğini söylüyor.
Kitapta Çin’le ilgili kısımların başkanlık yarışı öncesi gündeme getirilmesi önemli. Çünkü Trump, rakibi Demokrat aday Joe Biden’ı “Çin’e karşı çok yumuşak davranmakla” eleştiriyor.
Biden, Çarşamba günü yaptığı açıklamada “Eğer bu ifadeler doğruysa, Donald Trump Amerikan çıkarlarını koruma ve değerlerimizi savunma kutsal görevlerini ihlâl etmiş demektir” dedi.
If John Bolton's accounts are true, it’s not only morally repugnant, it’s a violation of Donald Trump’s sacred duty to the American people to protect America’s interests and defend our values.
— Joe Biden (@JoeBiden) June 17, 2020
Bolton, Çin Devlet Başkanı’yla yaptığı konuşmadan yola çıkarak Trump’ın sadece ticaret konusunda değil, ulusal güvenlik konusunda da kişisel politik çıkarlarıyla Amerikan ulusunun çıkarlarını birbirine karıştırdığını söylüyor:
“Beyaz Saray’daki görevim boyunca Trump’ın yeniden seçilme hesapları yapmadan aldığı önemli bir kararı hatırlamakta çok zorlanıyorum.”
Başka bir anekdotta da Bolton, Trump’ın, Şi Jinping’i kızdırmamak için Çin’deki insan hakları ihlâllerini incelemekten kaçındığını; ısrarlar arttığında ise “Bizim de insan hakları sorunlarımız var” dediğini yazıyor.
İkili arasında Haziran 2019’daki görüşmeden birkaç gün önce, 12 Haziran’da Hong Kong’daki protestolar için de “Bu büyük bir olay ama ben karışmak istemiyorum” dediğini söylüyor.
1989’da Pekin’deki Tiananmen Meydanı’nda Çin yönetimine karşı ayaklanmanın sert bir şekilde bastırılmasının 30. yıldönümünde de Trump’a bir açıklama yapması gerektiği söylendi. Bolton’a göre Trump, “Buna kim önem verir ki? Ben bir anlaşma yapmaya çalışıyorum. Hiçbir şey istemiyorum” yanıtını verdi.
Kitaba göre Trump, Uygur Türklerine yapılan baskılara karşılık olarak ABD’nin Çin’e neden yaptırım uygulaması gerektiğini de sorguladı.
Hatta Japonya’daki ikili görüşmenin sadece çevirmenlerin katıldığı kısmında, ABD tarafının çevirmenine göre Trump Şi’ye, “Kampları inşa etmeye devam etmesini” söyledi çünkü bu, “kesinlikle yapılması gereken doğru şeydi.”
Alıntının sonunda Bolton, Trump’ın Çin’le yapmayı istediği ticaret anlaşmasının gerçekleşmeyeceğini gördüğünü ve U dönüşü yaparak Çin’e karşı dilini sertleştirdiğini yazıyor. Ancak bunun Çin’le ilgili bir sonuç doğurmadığını belirtiyor:
“Her şeyden önemlisi, Trump’ın şu an Çin karşısındaki pozisyonu seçim gününden sonra devam edecek mi? Trump yönetimi felsefeye, büyük bir stratejiye ya da politikaya dayanmıyor; Trump’a dayanıyor.”
‘Ukrayna’ya yardım etmekle ilgilenmiyorum‘
Kitapta, 2020 başında Trump’ın görevden alınma soruşturmasın geçirmesine yol açan Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’le yaptığı konuşmalara da değiniliyor.
Soruşturma açılmasına yol açan iddialara göre Trump, Ukrayna’ya yapılan askeri yardımı bekletmiş; askeri yardımın gönderilmesi karşılığında Zelenskiy’den Joe Biden’ın ülkede yaptığı işleri incelemesini istemişti.
New York Times gazetesine göre Bolton, Trump’ın, Ukrayna’ya verilecek 391 milyon dolarlık askeri yardımı kendi çıkarları doğrultusunda engelleyerek, “ABD’li vergi mükelleflerinin parasını kendi siyasi çıkarları için kullandığını” yazdı.
Gazeteye göre Bolton kitabında, Trump’ın Beyaz Saray yetkililerine Ukrayna’ya yapılacak askeri yardımı durdurmalarını emrettiğini de öne sürdü. Trump’ın, Mayıs 2019’daki bir Beyaz Saray toplantısında “Ukrayna beni yıkmaya çalıştı, onlara yardım etmekle ilgilenmiyorum” dediğini iddia etti.
ABD’de 2016’daki Başkanlık Seçimleri’ne Rusya’nın Demokrat aday Hillary Clinton’a destek olmak için müdahale ettiği iddialarını araştıran bazı Cumhuriyetçiler, Demokratik Ulusal Komite’nin bilgisayarlarına giren servis sunucusunun Ukrayna kökenli olduğunu iddia etmişti. Ancak bu teorinin altı doldurulmadı.
Bolton, istifa kararı almasına yol açan sürecin de Ukrayna meselesiyle başladığını belirtiyor.
Kitaba göre Trump, Rusya’nın Clinton’a destek vermek üzere 2016 seçimlerine karıştığına dair belgeler ve Joe Biden’ın ülkedeki ticari faaliyetlerine dair kanıtlar ABD’ye ulaştırılana kadar, askeri destek paketinin Ukrayna’ya gönderilmemesini istedi.
Cumhuriyetçi senatörler, görevden alma soruşturması sırasında sessiz kalan Bolton’ın bu bilgileri “kitabı için saklamasını” eleştirerek, “Başkan suçluysa neden zamanında konuşmadı?” sorusunu yöneltti.
Kaşıkçı’nın öldürülmesi konusunda Suudi Arabistan’ı neden savundu?
John Bolton’a göre Trump, sadece yeniden seçilmek için kendi politik çıkarlarını ön plana koymakla kalmıyor; ailesinin çıkarlarını da ulusal çıkarların önünde tutuyor.
2018’de Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump’ın hükümet işlerini yürütmek için kendi özel e-posta adresini kullandığı ortaya çıkmış ve bu durum ABD’de bir skandala yol açmıştı.
Trump, aynı dönemde, Suudi Arabistan’ın muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürdüğüne dair ABD istihbarat raporlarını hiçe sayan bir açıklama yaparak Suudi Arabistan’ı savunmuştu.
Bolton’a göre bu açıklama da “dikkatleri kızının yarattığı skandaldan başka yöne çekmek için” yapılmıştı. Trump, açıklama sonrası “Bu açıklama, dikkatleri Ivanka’dan başka yere çekecektir” demişti.
Trump’ın damadı ve aynı zamanda başdanışmanı olan Jared Kushner’ın dış politikadaki ağırlığı için de Bolton, “Yapmaması gerektiği halde uluslararası müzakerelere müdahil oluyor” ifadelerini kullanıyor:
“Bu görüşe bazı ülke liderleri de katılıyor. Örneğin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. Netanyahu’nun, Ortadoğu Barış Planı’nda sorumluluğu Kushner’ın alması konusunda şüpheleri vardı ve (Eski ABD Dışişleri Bakanı) Kissinger’ın başarısız olduğu bir alanda Kushner’ın nasıl başarılı olabileceğini düşündüğünü merak ediyordu.”
‘Venezuela aslında ABD’nin bir parçası‘
Ağustos 2018’de Beyaz Saray’daki bir toplantıda Trump’ın Venezuela’yı “ABD’nin bir parçası olarak gördüğünü” söyleyen Bolton, bu sebeple ülkeye asker gönderip işgal etmeyi talep ettiğine kitabında yer veriyor.
Bu önerisi kabul görmeyince yaptırım kararı alınıyor.
529 sayfalık kitabın bir kopyasına ulaşan Washington Post gazetesine göre, Mayıs 2019’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Venezuelalı muhalif lider Juan Guaido’yu, Trump’ın 2016’daki seçimde rakibi olan Hillary Clinton’a benzetti. Bolton bunu “Putin, Sovyet tarzı propoganda yaparak Trump’ı kandırmayı başardı” diyerek anlatıyor ve Trump, bu tarihten sonra Venezuela’ya ek yaptırım kararı alırken daha yumuşak davranıyor.
Bolton, Trump’ın Putin’le inişli çıkışlı ilişkisine ve ABD Başkanı’nın neden Putin’e büyük bir sempati duyduğuna dair detaylara girmiyor. Ancak 2016’daki ABD Başkanlık seçimlerine Rusların müdahil olduğuna dair istihbarat raporlarını hiçe sayarak Temmuz 2018’deki Helsinki zirvesinde Putin’i desteklediğini hatırlatıyor:
“Beyaz Saray’a döndükten sonra Kelly beni uyardı. ‘Buradan çıkmayı ne kadar istediğimi tahmin edemezsin. Hiç böyle bir başkan gördün mü?’ dedi.”
‘Finlandiya Rusya’nın bir parçası mı?‘
Kitaba göre Trump’ın coğrafya ve uluslararası ilişkiler konusundak “bilgisizliği” Venezuela’yla sınırlı kalmıyor.
Buna göre Trump, eski İngiltere Başbakanı Theresa May’le bir görüşmesinde, “Siz nükleer güç müsünüz?” diye sordu. Bir başka toplantıda Finlandiya’nın Rusya’nın bir parçası olup olmadığını sordu. Ayrıca Trump, yine Bolton’ın iddiasına göre, Afganistan’ın görevdeki cumhurbaşkanıyla eski cumhurbaşkanlarını sıklıkla karıştırıyordu.
Bolton’a göre Trump’ın çevresi, kendisini arkadan eleştiren danışmanlarla dolu. Hatta Bolton, bir toplantı sırasında Trump Kuzey Kore’yle başlayan müzakere süreciyle ilgili konuşurken Pompeo’nun kendisine “Tamamen saçmalıyor” yazılı bir not uzattığını da yazıyor.
Washington Post gazetesine göre Bolton, Trump’ın eski Özel Kalem Müdürü John Kelly, istifa etmeye karar verdiği süreçte çevresine “Ya Trump’ın karar verme yöntemiyle 11 Eylül saldırıları gibi ciddi bir krizle karşılaşırsak?” dediğini de yazdı.
Gazeteye göre Trump, haber kaynaklarını açıklamaları için gazetecilerin de hapisle cezalandırılması gerektiğini savunuyor. 2019’da New Jersey’de yakın çevresiyle toplantı yapan Trump, gazeteciler için “Bu insanlar ceza infaz edilmeli. Hepsi pislik” ifadelerini kullandı.