Olay, 22 Eylül 2019’da İzmir Tire Adnan Menderes Mahallesi Çobanyıldızı Sokak’ta meydana geldi. Tire Devlet Hastanesi’nde görev yapan hemşire Fatma Tüfenkçi (40), nöbetten çıkıp evine giderken arkasından yaklaşan boşandığı Günay Alkan tarafından defalarca bıçaklandı. Tüfenkçi kanlar içinde yere yığılırken, Alkan kaçtı. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.
Ağır yaralanan Tüfenkçi, Tire Devlet Hastanesi’ndeki ilk tedavisinin ardından İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek, tedaviye alındı. Alkan ise kısa süre sonra polis ekiplerince yakalanıp, gözaltına alındı ve sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Hakkında, Ödemiş 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘tasarlayarak öldürmeye teşebbüs’ suçundan dava açılan yargılanmasına geçtiğimiz günlerde Ödemiş 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Savunmasında Tüfenkçi’yi öldürmek gibi bir planı olmadığını söyleyen Alkan, “Fatma’yı öldürme düşüncem yoktu. Takibe de almadım. Kendisiyle tesadüfen karşılaştık. Aramızda geçenlerin ayrıntısını hatırlamıyorum. Olaydan sonra ne şekilde uzaklaştığımı da bilmiyorum. Üzerimdeki gömleği ve yamulmuş bıçağı bir çöp konteynerine attım” dedi.
‘DEFALARCA ‘ÖLMEK İSTEMİYORUM’ DEDİM AMA BENİ DUYMADI’
30 yerinden bıçaklanmış halde ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede, doktorların yaşama şansının mucize olduğunu söyleyen Tüfenkçi, yaşam mücadelesini kazanıp, hayata döndü.
Fatma Tüfenkçi, DHA’ya yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Nöbetten evime dönerken, tenha bir yolda boşandığım eşim arkamdan gelip bıçakla saldırmaya başladı. O anlar çocuklarım için yalvardım. Bensiz ne yaparlar diye düşündüm hep. Zaten yapacak başka bir şeyim de yoktu. Can havliyle defalarca ölmek istemediğimi söyledim. Ancak karşımdaki beni hiç duymadı. Çocuklarım için yeniden nefes alacağımı biliyordum.”
‘NE YAPARSAM YAPAYIM AKLIMDAN SİLEMİYORUM’
Uzun bir tedavi sürecinin ardından hayata tutunan, halen psikolojik olarak destek almaya devam ettiğini belirten Tüfenkçi, “O kadar fazla kan kaybetmiştim ki hastanede bana 2’si sıkarak 3 ünite kan vermişler. Ben, Allah’ın çocuklarımıza lütfettiği bir mucizeyim. Kendi yaşamımdan önce çocuklarım gözümün önüne geldi. ‘Bana bir şey olursa ne yaparlar?’ diye düşündüm. Kendi canım için mücadele ettim belki ama aklımda hep iki evladım vardı. Tek düşündüğüm onlar oldu. Hastanede de acıları çekerken aklımda onlar vardı. Psikolojik olarak zor günler geçirdim ve bu yüzden de destek alıyorum. Yaşadığım olay gözümün önünden gitmiyor. 9 ay geride kalmış olsa da başıma gelen olay ilk günkü gibi sıcak ve taze. Ne yaparsam yapayım aklımdan silemiyorum. Bu yüzden yüksek dozda ilaçlar kullanıyorum” dedi.
‘HAK ETTİĞİ CEZAYI ALMAYACAK DİYE KORKUYORUM’
Kadın cinayetlerine karşı verilen cezaların caydırıcı olması gerektiğini savunan Tüfenkçi, “Hemen her gün kadın cinayeti duymaya devam ediyoruz. Maalesef mahkemelerde yargılanan kadın katilleri, kadınlara iftira atıyor. Bu konularda cezaların yeterli olmadığını düşünüyorum. Beni bu hale getiren kişi, hak ettiği cezayı almayacak diye korkuyorum. Az ceza alırsa ne yaparım düşüncesine sahibim. Yolda yürürken sürekli arkama bakıyorum. Arkamdan gelen herkes bana zarar verecekmiş gibi hissediyorum. Kendim ve tüm kadınlar adına yalvarıyorum. Lütfen cezalar caydırıcı olsun. Bir kadın ölünce sadece kadın değil, çocuklar da ölüyor” diye konuştu.
‘ANNEMİN YAŞADIĞINI YAŞAMAKTAN KORKTUKLARI İÇİN BOŞANAMIYORLAR’
Annesi ölümden dönen Zahide Alkan (19) da çok zor dönem geçirdiklerini anlatarak, “Bir yandan olayın şokunu yaşarken bir yandan annemin ölümüyle göz göze geldim. Çoğu kadın ve çoğu çocuk maalesef bunu yaşıyor. Allah düşmanıma bile yaşatmasın. Kadın cinayetleri utanç verici. Çoğu arkadaşımın annesi, annemin başına gelen durumdan dolayı eşinden ayrılmaktan korkuyor. Arkadaşlarım da bu olaydan sonra korkuyor. Annem ameliyattan çıktıktan sonra her uyuduğunda ölecek diye korktum” dedi.