Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Prof. Daron Acemoğlu, koronavirüsle mücadelede Türkiye’nin GSYH’ye göre en kaynak ayıran ülke olduğuna işaret ederek, “Niye bu kadar az harcıyor? Çünkü Türkiye kriz öncesinde çok gereksiz ve yanlış bir şekilde para ve mali politikalarını kullandı. Kriz geldiği zaman da kendini zaten zor durumda buldu. Tedarik zincirini korumak için kredinin çok önemli yeri var. Kredi de özel ve kamu bankalarından geliyor. Türkiye’de özel bankalar zaten pandemi öncesi borç vermeyi bitirmişti. Bütün bu sorumluluk devlet bankalarındaydı. Gereğinden fazla kamu bankalarıyla giden ekonomi… Sadece orayla da bitmiyor Dünya Bankası’ndan yeni çıkan bir çalışmaya göre; Pandemi krizinden 10 yıl öncesinden başlayarak Türkiye’deki mali politika çerçevesi tamamen bozuldu. Alınan kararların çoğu kurallara kanunlara uygun şekilde yapılmıyordu, keyfi şekilde yapılıyordu. Giderek kullanılan metotlar da hem keyfi hem de problem yaratan, belirsizliği artıran şekle gelmişti” dedi.
Bilim Akademisi tarafından düzenlenen “Covid-19 Salgınının İktisadi Analizi” Webinarı’ında konuşan Acemoğlu, hem Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinin ortadan kalktığını hem de enflasyon da Türkiye’de Arjantin’den sonra en yüksek ülke konumunda olduğuna işaret ederek, “Hem para hem mali politikadaki problemleri görmeye başlıyorsunuz. Türkiye’de niye böyle hatalar yapıldı? Bunun çok daha uzun süreçli kurumsal çöküşün bir parçası olduğunu düşünüyorum” dedi.
Prof. Daron Acemoğlu’nun yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:
Maliyet fakirlere yükleniyor
* Pandemi nedeniyle Türkiye gibi ülkelerde ekonomiyi kapattığınızda bunun en büyük maliyeti zaten fakir olan insanların üzerine geliyor.
* ABD’de sağlık anlamında çok büyük hatalar varken, ekonomi konusundaki çizgi fena değil. Çünkü para ve mali politikalar sayesinde ABD’de büyük çapta şirketlerin batması engellendi. Hem de insanlara fakirliğe düşmemeleri için yeteri kaynak verildi. Yapılan harcama da büyük oldu. Türkiye’ye bakarsanız en az para harcayan ülkelerden biri oldu. GSYH’ye göre en az kaynak ayıran ülke.
* Herkesi içeriye kapatan bir sokağa çıkma yasağı politikası izlerseniz, örneğin ABD’de ekonomiyi yüzde 60 randımanın altında tutmak gerekebilir. Bu da ekonominin yüzde 40’nı kapatmak anlamına geliyor. Kafeleri, restaurantları, AVM’leri kapatıyorsunuz. İnsanların çok daha az tüketimde bulunuyor. Bunu yaparsanız ne oluyor ölümleri düşürebiliyorsunuz, ama aynı zamanda ekonomik maliyetler de çok yüksek. Bu adım enfeksiyonları çok düşük bir düzeyde tutabiliyor ama buna karşılık 1.5 yıl içinde GSYH’nın yüzde 37’sine mal olabiliyor. Ekonominin 3’te 1’inin tamamen ortadan kalkması anlamına geliyor. Tabii bu çok yüksek bir mebla.
* Bunu çok daha iyi yapmamız da mümkün. Politikaları çok daha hedefli daha değişik gruplara uygulamak mesela. 65 yaş altındakilerde ölüm oranı çok düşük, 75’in üzerinde ölüm oranı çok daha yüksek. Sokağa çıkma yasaklarını değişik yaş gruplarına değişik şekilde uygulamak çok daha efektif olabiliyor. Eğer nüfusu 2’ye ayırırsanız 65 yaş üstündekiler 1.5 yıl neredeyse aşı gelene kadar tamamen ekonominin dışında tutulduğunda neredeyse 6 ay içinde ekonominin hızlı şekilde açılması mümkün. Böyle yaptığınız zaman yüzde GSMH’nın yüzde 37’si yerine yüzde 25’ne mal olabiliyor. Peki burada bitiyor mu hayır. Bunlar ABD için yapılan çalışma. ABD birçok konuda geç adım attı ve test kapasitelerini artırmadı.
İkinci dalga gelme ihtimali çok yüksek
* Serbestleşme olduğunu insanlar çok fazla dışarı çıkıyorlar. İkinci dalga gelme ihtimali çok yüksek. Zamanından önce ekonominin açılması büyük bir sorun. Çok büyük belirsizlikler bizi bekliyor. Test kapasitesinin artırılması çok önemi.